Başkanlık sistemine geçildikten sonra bakanlıkların yeniden yapılandırılmasına ilişkin olarak çıkarılan 1 Numaralı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin, Dışişleri Bakanlığı bölümünde yapılan değişiklikler, hafta sonundaki Resmi Gazetede yayınlandı. Esasen Bakan Hakan Fidan’ın geçen yıl TBMM’de bütçe görüşmelerindeki sunumundan sonra, bakanlık bünyesinde bir takım yapısal değişikliklere gidilmesi bekleniyordu. 6 Nisan tarih ve 158 Numaralı Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin gerekçesinde yapısal değişiklik için gereken mevzuat değişikliğine bu kararname ile başlanıldığı belirtiliyor. Demek ki teşkilat yapısındaki değişikliklerin arkasının geleceği anlaşılıyor.
Genel müdürlüklerin sayısı artıyor
Yapısal değişikliklerden en fazla dikkat çekeni, yurt içi teşkilatında daha önce 14 olan genel müdürlük sayısının 38’e çıkarılması, 10 olan başkanlık sayısının 5’e düşürülmesi olarak görülüyor. Hukuk Müşavirliği ise “Hukuk Hizmetleri Genel Müdürlüğü”ne dönüştürülmüş olduğundan, Bakanlıkta müşavirlik adı altında faaliyet gösteren bir birim kalmamış.
Genel Müdürlüklerin sayısındaki artış ilk bakışta bugüne kadar merkeze dönen büyükelçilerin çok sınırlı bir bölümüne görev verilebilmesi nedeniyle, “evde oturan genel müdürler” sorununa (bakanlık koridorlarında EVGM rumuzuyla mizah konusu olmaktadır) kısmi bir çözüm getirebilecektir. Ama bu sorunun asıl çözümü, aynı zamanda bakanlık dışından atanan büyükelçilerin merkeze döndüklerinde giderek artan sayılarda bakanlık bünyesinde görevlendirilmesine ve kariyerden gelmeyen genel müdür atamalarına son verilmesiyle sağlanabilecektir.
Bakan ve yardımcılarının iş yükü
Genel müdür sayısındaki artış, ayrıca müsteşar yardımcılıklarının kaldırılmasından sonra yoğun bir iş yükü altında kalan bakan yardımcılarının işlerini de kolaylaştırabilecektir. Bakan ve yardımcılarının üzerlerindeki yükün hafifletilmesinin en önemli koşulu ise karar alma süreçlerinde icracı birimlere daha fazla inisiyatif tanınmasıdır.
Özel kalem müdürlüğünü yaptığım rahmetli müsteşarlarımızdan Necdet Tezel, “Bakanlıktan çıkan yazıların yüzde 70’i dairelerince imzalanmalı, yüzde 20’si bana gelir, yüzde 10’u bakana gider” derdi. Mevzuat ne kadar değiştirilirse değiştirilsin uygulamada karar alma yetkisi tek elde toplanıldığı takdirde, cumhurbaşkanlığı kararnamesinin gerekçesinde kayıtlı bakanlığın daha hızlı, daha verimli ve daha etkin çalışması hedefine ulaşılması o kadar zorlaşır.
Öte yandan dışişlerinin kronik sorunlarından birisi koordinasyon eksikliğidir. 14 genel müdürle güçlükle sağlanan koordinasyon 38 genel müdürle daha da zorlaşacaktır. Üstelik artık müsteşar gibi bu koordinasyonu sağlayacak tek bir makam da yok.
Dışişleri Bakanlığında “masa sistemi”
İkili Siyasi İşler Genel Müdürlüğünün adından “siyasi” sözcüğünün çıkartılarak sayılarının 16’ya yükseltilmesi uzmanlaşmaya dayanacak yeni “masa sistemine” genel müdürlük seviyesinde geçileceğin gösteriyor.
Göç politikaları ve vize işlemleri ile konsolosluk hizmetleri ve yurt dışında yaşayan vatandaşlar işlemlerinin iki ayrı genel müdürlük bünyesinde birleştirilmeleri, tüm yardımların yeni kurulan “İnsani ve Teknik Yardımlar Genel Müdürlüğü” altında toplanması, “Kamu Diplomasisi ve Stratejik İletişim”, ”Bilim ve Teknoloji Politikaları” ve “Bilgi Teknolojileri” genel müdürlükleri kurulması çağın gereklerine uygun olumlu gelişmeler.
Dışişleri Bakanlığı tarihinde arşiv hizmetlerinin ilk kez “Diplomatik Arşiv Genel Müdürlüğü” olarak örgütlenmesi tarih araştırmacıları için çok önemlidir. Keşke geçen yıl kaybettiğimiz Büyükelçi Bilal Şimşir sağ olsaydı, en fazla o sevinirdi.
Uluslararası arabuluculuk için ayrı bir genel müdürlük kurulmasına ihtiyaç var mıydı? Bilemiyorum. Son yıllardaki dış politika uygulamaları nedeniyle dünyanın hiçbir coğrafyasında artık arabuluculuk yapacak halimiz pek kalmadı. Son olarak tarihimizin bir parçası olan Filistin’deki savaşta arabuluculuğu Katar ve Mısır götürüyor.
NATO’ya atıflar çıkarılmış
14 sayfalık 158 sayılı cumhurbaşkanlığı kararnamesinin diğer bir özelliği de Dışişleri Bakanlığı’nın neredeyse hemen hemen tüm genel müdürlüklerin görev tanımlarında yapılan değişiklikler. Burada da başlıca iki değişiklik göze batıyor. “Uluslararası Güvenlik İşleri Genel Müdürlüğünün” adındaki “işleri” ibaresi metinden çıkarılmış. Ne anlama geliyor? Kestiremiyorum.
Benim de iki kez görev yaptığım bu genel müdürlüğün adı daha önce “Müşterek Güvenlik Genel Müdürlüğü” idi. Resmi adı ne olursa olsun bu birim diplomatlar arasında NATO Dairesi olarak bilinir. Oysa Yeni kararnamedeki görev tanımında Kuzey Atlantik İttifakı ve NATO’ya yapılan atıfların hepsi silinmiş. Görev tanımına ilişkin bölüm can çekişmekte olan Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı ile başlıyor.
NATO karşıtı hissiyatın bir yansıması olarak gerçekleştirildiyse, bunun bir siyaset değişikliğine mi işaret ettiği izaha muhtaç. Çok yazık.
Yunanistan ve denizcilik-havacılık
Bu bölümdeki yapısal değişikliklerin üzerinde en fazla tartışılması gereken ikincisi ise, 1970’li yıllarda Yunanistan ile Ege’de yaşanmaya başlanan gerginlikler üzerine Kıbrıs ve Yunanistan Genel Müdürlüğü bünyesinde kurulan ve Türk dış politikasının en hayati konularının işlem gördüğü Denizcilik ve Havacılık Dairesindeki işlerin Uluslararası Hukuk ve Anlaşmalar Genel Müdürlüğüne devredilmesi.
Yunanistan’la ilişkilerimizin en önemli boyutunu, Ege’deki ihtilaflar teşkil eder. Bu ülke ile siyasi ilişkilerimizi Ege’deki sorunlardan ayırarak politikalar üretmek mümkün değildir. Zaten Türkiye’nin Yunanistan haricinde başka ülkelerle deniz yetki alanlarının belirlenmesi, havacılık düzenlemeleri alanlarında sorunu da bulunmamaktadır.
Diğer ülkelerin Dışişleri Bakanlıklarında bu konuların hukuk ile ilgili birimlerinde işlem görmesi, Türkiye için örnek olamaz. Yunanistan’da da denizcilik ve havacılık konuları Türkiye’den sorumlu genel müdürlük bünyesinde bulunmaktadır.
İstihbarata özel önem
Kararname ile Bakana genel müdür yardımcılarını ihtiyaca göre bakanlığın diğer birimlerinde görevlendirme yetkisi veriliyor. Bu amaçla cumhurbaşkanlığına bilgi verilmesi yeterli olacak, ayrıca onay gerekmiyor.
Daha önce MİT Başkanlığını yürüten Bakan Fidan’ın göreve başladığı ilk günden bu yana üzerinde titizlikle durduğu haberleşme güvenliğine, siber güvenliğe, evrak güvenliğine, istihbarata karşı koymaya yönelik hükümler muhtelif genel müdürlüklerin görev yönergelerine eklenmiş.
Dışişleri Bakanlığı bünyesinde Ahmet Davutoğlu’nun bakanlığı döneminde gerçekleştirilen, idari memurluğun konsolosluk ve ihtisas memurluğuna dönüştürülmesi, hukuk müşavirlerinin meslek memuru yapılması, giriş sınavlarının farklı bilim dalı mezunlarına açılması, giriş sınavlarından önce çoktan seçmeli test niteliğinde getirilen ikinci bir sınav getirilmesi, açık sicil uygulaması gibi geniş kapsamlı yapısal değişikliklerden istenilen sonuçlar alınamamıştı.
Son kararname hazırlanırken kimlerin görüşlerinden, tecrübelerinden, uzmanlığından yararlanıldığını bilemiyorum. Umarım bu kez başarılı olunur.